Muazzam bir film. Tek kelimeyle mükemmel. Bir kere estetik olarak harika ötesi. Renkler, görsellik, kamera açıları , sesler , müzik , yaratılan atmosfer , etraftaki objeler, geçişler,  tam anlamıyla bir sanat eseri.Hipnotize edici, sizi tamamen inandırıyor gerçekliğine. Peki ne anlatıyor bu film? Efendim, 19 yaşında bir genç kızımız var artık yeter deyip ben evleneceğim diyor ve 50'li yaşlarda zengin bir adamın dördüncü karısı oluyor. Sanırım hikaye eski zamanlar Çin'inde geçiyor, muhtemelen 19.yy sonları ya da 20. yy başları. Neyse efendim bu zengin adamın böyle kocaman bir evi var, ev dediysem malikane tarzı bir şey ve her karısı için ayrı bir ev var bu yapının içinde ; bu yapının içi bir sürü hizmetçi ile dolu olup ailenin kadim geleneklerine göre idare ediliyor aynı zamanda. Efendi, o akşam hangi karısıyla beraber olmak isterse o evin fenerleri yakılıyor ve filmin ismi de buradan geliyor zaten(Kırmızı Fenerler). Evet her yer kırmızı fenerle doluyor falan , hele bir de ayak masajı olayı var zaten oradaki ses film boyunca sizi de yavaş yavaş tüketiyor. Olay biraz bizdeki harem mantığı gibi , herkeste varmış bu olay; bütün dünya neden bize yıkıyor bu çok eşliliği anlamak mümkün değil. Neyse işte, bu evdeki 4 kadın sürekli birbiriyle rekabet halinde ayak masajını kapıp geceyi  efendi ile beraber geçirebilmek için, biraz da statü belirleyicisi gibi bir şey bu. Normalde, hani bana ne diyebileceğim ,çok da ilgimi çekmeyen bir konu ama sizi öyle bir içine çekiyor ki Hitchcock filmlerinden daha fazla geriliyorsunuz.Ben  4-5 kez durdurmak zorunda hissettim zaten seyrederken. Filmin çekildiği yer, oyuncular ,çekim tarzı , o bütün sanatsal yaklaşım falan zaten fevkalade. Bir de bunların yanında filmin psikolojik yanı ve simgesel bir anlatımı da var. Öyle okumak daha makul gibi sanki. Ama düz olarak izlendiğinde dahi sizi olduğunuz yere çiviliyor. Tek mekanda geçiyor gibi bir şey film, o da zaten sizi boğan diğer unsurlardan bir tanesi. Çok iyi bir mizansen ve anlatım gerçekten. Bütün o çekişme ,gerilim, trajedi bunun yanında erkeğin geri planda tutulup efendinin yüzünün hiç görünmemesi.Kadın-toplum, ikili ilişkiler, sosyal statü,  Songlian,  Meishan, Yan'er, 2. hatun  ve bütün o hepsinin arasındaki ilişkiler içinde kayboluyorsunuz.Oyuncular zaten adeta yaşamışlar.  Muazzam bir sinematografi.  Yimou Zhang gerçekten çok iyi bir iş çıkarmış bu hikayeyi beyaz perdeye taşırken. Kendisini bir kere de biz tebrik edelim buradan. Amerikalılar ne yazık ki böyle filmler yapamıyor. Çin neden yasaklamış ki acaba bu filmi bir dönem ? Çok iyi film.

Zengin, nüfuslu, Çinli bir adamın, 4. karısı olan Songlian'ın yaşadıklarını konu alan bu film, bu 4 kadının çekişmesini ve Songlian merkezde olmak üzere, hepsinin yaşadıklarını anlatıyor. Evin beyi, zengin adamımız, hangi kadınla birlikte olacaksa, o evde fenerler yanıyor. Küçük yaşta yapılan evliliklere ve genel olarak burjuvai yaşam üzerine çok sağlam eleştiriler yapmış Yimou Zhang. Film, izlemesi zor bir film, öncelikle bunu bilerek izlemek gerek. İzlerken sıkabiliyor, ama izlediklerinizin gerçek olduğu hissiyatı yoğun şekilde oluşuyor. Kurgusal olarak izleyip de, gerçek olduğuna emin olduğunuz filmlerden bir tanesi kesinlikle. 
 
Bununla birlikte muazzam bir sinematografiye sahip film. Çoğu sahnesinde görsel bir şölen var. Her sahnesinde ayrı güzellik.



Çok uzun zamandır, böylesine zengin ve elit sinematografiye denk gelmemiştim, çok başarılı.
  8 / 10

Son derece nahif ve estetik sinema diliyle Çin’in sosyo-kültürel yapısını masalsı detaylarla süslü eşsiz hikâyelerle aktaran özellikle ilk filmleri ile filmografisi kaçırılmaması gereken, tartışmalı Çin Kültü Devrimi’nin dünya sinemasına en büyük hediyesi belki de Yimou Zhang. Da Hong Deng Long Gao Gao Gua (1991) de yönetmen filmografisindeki en değerli parçalardan biri. Çin’in özellikle kırsaldaki feodal yapılanmasını bizim toplumumuzda da karşılığı olan “kuma” geleneği üzerinden eleştiren, bunu da yerel kültüre dair seramoniler üzerinden anlatan son derece etkileyici bir film Da Hong Deng Long Gao Gao Gua. Kaleden farksız yerleşkesinde her bir karısına ayrı bir ev ayarlamış bir derebeyin 19 yaşındaki güzeller güzeli dördüncü eşine dair hikâye anlatıyor film. Bir avluda kimin feneri yakılırsa geceyi onunla birlikte geçirecek bu derebeyin emrine amade cariyelerin güç mücadelesini kültürel detaylarla ve nefis bir görsellikle süslenmiş trajik bir hikâye ekseninde anlatıyor film. Aynı efendinin kölesi olmuş kadınlar arasında o “efendi”ye başkaldırmak yerine onun zevklerine hizmet eden kadınların kendi iç hesaplaşmalarına odaklanan film; kadın bedeninin feodal toplumlardaki istismarını çok etkileyici bir hikâye ile aktarıyor seyircisine. Yönetmenin neredeyse demirbaşı diyebileceğimiz Gong Li’nin muhteşem güzelliği eşliğinde tabi.
9,0/10