Görece ağır akan giriş sahnesiyle “Acaba?” dedirttikten sonra seyircisini bir anda hiç bitmeyecek gerilimli bir hikâyenin kucağına bırakan, harika diyaloglar ve akıl oyunları ile bezeli nefis bir tek mekân filmi The Outfit. İngiltere’de yaşadığı trajik bir kazadan sonra Chicago’ya yerleşip mafya savaşlarının merkezindeki bir mahallede açtığı terzi dükkânında etliye sütlüye karışmadan (!) işini yapmaya çalışan bir “makastar”ın bir anda kendini mafya içi hesaplaşmaların ortasında bulması üzerine zekice kurgulanmış bir hikâye anlatıyor film. Mark Rylance’ın muhteşem bir performansla adeta tek başına sırtlandığı film; baştan sonra bir terzi dükkânında geçmesine rağmen istemeden düştüğü belalı durumdan kurtulmaya çalışan bir “makastar”ın bu çetrefilli durumdan nasıl kurtulacağına dair hop oturtup hop kaldırtan, dengelerin sürekli değiştiği olaylar zinciriyle seyircisini son ana kadar ekrana kilitlemeyi başarıyor. Başarılı kurgusuna gölge düşüren gereksiz ve klişe final sahnesi bir yana The Outfit, sürpriz gelişmelerle her adımda seyircisini şaşırtan; bir zanaatkâra temellendirdiği yalan, hile ve aldatmalarla dolu hikâyesi ile tek mekânda geçen ama değme aksiyon filmlerini aratmayacak derecede sürükleyici her kafada izlenebilecek, her türden sinema seyircisinin keyif alabileceği tiyatro tadında bir yapım.
7,7/10

0 0