Bugün Ne İzledim - 19Tufan03

19Tufan03 [Sinefil] 12-05-2023 06:38
En büyük tutkusu ve hobisi müzik olan Ned, babasının istediği üzerine yatılı bir okulda okumaya başlar. Yeni okulundaki en yaygın hobi ise rugbydir. Kırmızı saçları, müzik tutkusu ve eşcinsel olmasıyla Ned yeni okulundaki diğer maço öğrenciler tarafından benimsenmeyecektir. Oda arkadaşı Conor ise, rugby sevmesine ve Ned kadar aykırı olmamasına rağmen o da okula adapte olmakta sıkıntı çekmektedir. Dışlanan iki karakter üzerinden sıcak bir hikaye Şeytan Tüyü; eşincellik konulu filmlerin aşırı yaygınlaşması ve özgün konuları tüketmesi sebebiyle bende genel olarak izlemeye değer bir etki bırakmadı. Türün bu konusuna ve teması özel ilgi duyan izleyiciler için daha anlam ve puanlama hakediyor olabilir.
6/10


19Tufan03 [Sinefil] 10-05-2023 02:00
İzlanda'lı yönetmen Gudmundur Arnar Gudmundsson'un son filmi, okul çağındaki gençlerin akran zorbalığına ve sorumsuz ebeveynlerin çocuklar üzerinde yarattığı tahribata değindiği Berdreymi; yolları birbiri ile kesişen ve zamanla daha da samimileşen dört arkadaşın, aynı zamanda suça ve tehlikeye yakınlaşmaya başlamasını gergin bir atmosfer ile anlatıyor. Sevgisizlikten, ilgisizlikten ve aile içi eğitimden yoksun olarak büyüyen çocukların hem toplum hem de kendileri için tehlike arz ettiğine dair güçlü eleştirileri ve tespitleri olan Berdreymi, huzursuz ve mutsuz toplumu oluşturan nedenlerden en önemlisini ele alıyor.
7.2/10


19Tufan03 [Sinefil] 02-05-2023 07:34
Çoğunlukla yaptığı dizi ve filmleri beğendiğim Mike Flanagan'ın 2016 yılında çektiği Before I Wake; farklı bir fikri ele almasına rağmen işlenişi ve sunuşu ile eğreti duran, özellikle görüntü efekti ve grafiklerin basitliği ile tad kaçıran, genel severlerinden uzak bir çizgide kaldığım, oyuncukları da yetersiz bulduğum, vasatı aşamamış fantastik soslu bir korku gerilim filmi Before I Wake için, Mike Flanagan yapımları arasında en beğenmediğim işi oldu demekte sakınca görmüyorum.
5/10


19Tufan03 [Sinefil] 09-04-2023 03:30
Cezaevinden çıkınca 15 yıldır görmediği kız kardeşinin evine geçici olarak yerleşen, ailesiyle neden görüşmediği ve cezaevine neden girdiği gibi soruların gizemini son çeyreğe kadar koruduğu, yeni hayatına adapte olmayan çalışan eski bir cezaevi hükümlüsünün sırlarla dolu geçmişi ve hüzünlü öyküsü Il y a longtemps que je t'aime; tahmin edilebilir kurgusuna rağmen merak güdüsünü finaline kadar taze tutuyor. Özellikle, The English Patient filmiyle bana kendisini fazlasıyla sevdiren Kristin Scott Thomas'ın ketumluğu ve hüznüyle rolünü epey kotardığı film, kurgusal anlamda maalesef ki eğreti duruyor ve en azından beni hikayenin doğruluğuna ikna edemiyor. Ana hikaye ve altyapısını tenzih edersek, yabancılarla dolu yeni hayatına alışmaya çalışan, kendi yeğenlerini bile tanımayan ve 15 yıldır görmediği kız kardeşiyle tekrardan kardeş olmaya çalışan hüzünlü kadın hikayesi filmi kurtarmaya ve filmden verim almaya fazlasıyla yetiyor. Genel hatlarıyla biraz abartıldığını düşünsem de, her şeye rağmen ortalamanın üstünde ve oyunculukları hiç de fena durmayan başarılı bir Fransız draması Il y a longtemps que je t'aime.
7.2/10


19Tufan03 [Sinefil] 09-04-2023 03:00
Başrollerinde Jim Carrey, Zooey Deschanel ve Bradley Cooper'ın oynadığı Yes Man; hayatının aşkından ayrıldıktan sonra giderek asosyalleşen Carl Allen isimli kendi halinde bir adamın, ilkesi her şeye evet demek olan ve konferanslar düzenleyen bir toplululak tanışmasından sonra hayatının değişmesini anlatıyor. Kurgusal anlamda tahmin edilebilir ve komedi sahnelerinin özgün olduğunu söylemek zor. Her şeye rağmen izle geç seyirlik bir romantik komedi olan film, izlemeye değer olup olmadığı konusunda izleyiciyi ikilemde bırakan eğlenceli bir romantik komedi filmi.
6/10


19Tufan03 [Sinefil] 05-04-2023 02:10
Toplumu oluşturan sınıflardan zengin ve fakiri karşılıklı ele alan, çocuklu ve çocuksuz aileler üzerinden toplumsal ve sosyolojik açıdan çıkarımlara ve tespitlere tabi tutulan, finaliyle izleyicinin boğazını düğümleyen, izleyiciyi hiçbir şekilde ajite etmemesine rağmen ağlama raddesine getiren, sade ve yalın çok başarılı bir dram filmi An Cailín Ciúin; Claire Keegan'ın Emanet Çocuk isimli romanından uyarlama. Hamile annesi, bağ kuramadığı ablaları ve ilgisiz babası yüzünden sosyalleşmekte zorlanan, her geçen gün içine kapanan ve sıradışı bir sessizliğe doğru sürüklenen dünyalar güzeli Caitlin'i, ailesi bakmakta zorlandığı için uzaktan akrabaları olan orta yaşını geçmiş, maddi durumu epey iyi çiftlik evinde yaşayan bir karı koca çiftin yanına gönderir. Caitlin bu yaşlı karı koca ile bağ kurdukça aynı zamanda kendisini ve hayatı keşfetmeye başlayacak, bununla birlikte bazı açığa çıkmamış sırları öğrenecektir. Bir çocuğun değer görmemesinin acısını, duygu sömürüsünden sakınarak giderek asosyalleşmesi ve içine kapanması üzerinden anlatan film, aynı zamanda toplumun en alt kesimi olan fakir insanların bakamadığı ve ihtiyaçlarını karşılayamadığı halde çocuk yapmaya olan motivasyonlarını eleştiriyor. Kızına bavulunu vermeyi bile unutan bir baba, odağını ev işlerine ve doğacak çocuğuna çevirmiş bir anne ve iletişim eksikliği yaşanan ablalar. Caitlin'in, hem maddi hem manevi ihtiyaçlarını karşılayan çiftle ile bağ kurmaya başlaması yürekleri ısıtırken, sadece hikayenin de değil kameranın da zaman zaman Caitlin'in boyuna endeksli çekim tekniğine başvurması, yönetmenin izleyiciye karakterle kusursuz empati yaptırma çabası olarak ayrıca takdir edilesi. An Cailín Ciúin; Bir roman uyarlaması film nasıl olmalı sorusunun cevabı niteliğinde, yönetmeni Colm Bairéad'in ilk ve tek uzun metrajı.
7.8/10


19Tufan03 [Sinefil] 04-04-2023 01:41
Okul çağındaki akran zorbalığı konusu ile kendisinden önce çekilmiş filmlerden farklı bir derdi olmayan 2:37; belgesel vari anlatım dili, daha açılış sekansında yarattığı merak duygusunu filmin sonuna kadar taze tutması ve 6 farklı karakterin her birinin yaşadıklarına odaklanması ile, konu olarak olmasa da anlatım dili ve basit dokunuşları ile türün ve temanın kendi kategorisindeki filmlerinden başarı ile sıyrılıyor. Birbirleriyle etkileşim halindeki öğrencilerin monologlar halinde yaşadıklarını anlatması ve her birinin hikayesinin bir diğerinden daha acı olması filmi epey etkileyici kılarken, açılış sekansındaki intihar eden öğrencinin kimliğinin sona bırakılması ve hangisi olduğuna dair bütün karakterlere açık kapı bırakması filmi kurgusal açıdan da başarılı kılıyor. İntihar eden öğrencinin öldüğü saate atıf yapılarak konulan ismi ise başarılı ve doğru bir tercih olmuş. Farklı nedenlerden dolayı zorbalığa kalan ve sırlarıyla yaşayan bu 6 öğrenciden hangisi pes etmiştir? Her bir insanın kendi gençliğinden bir şeyler bulabileceği ve kendisini sorgulamasına vesile olacağı 2:37; yönetmeni ve senaristi Murali K. Thalluri'nin 21 yaşındayken yaşına meydan okurcasına çektiği oldukça başarılı bir dram film. Filmden haberdar olmamı sağlayan @Franz_K teşekkürker.
7.7/10


19Tufan03 [Sinefil] 03-04-2023 09:49
Benim için yaptığı filmler ile çok özel bir yeri olan ve ilk uzun metrajından beri severek takip ettiğim Darren Aranofsky, bir tiyatro oyunundan uyarlama son filmi The Whale ile karşımıza çıkıyor. Evliliğini başka bir adama aşık olduğu için sonlandıran ve geride kızını da bırakıp sevgilisiyle beraber yeni hayatına yelken açan Charlie, sevgilisinin ölümünden sonra içindeki yeme dürtüsüne engel olamaz ve aşırı kilo almaya başlar. Aynı zamanda kızıyla yeniden bağ kuran ve bir yandan obezitenin pençesinde ölüme yürüyen Charlie, kızı, eski eşi ve kendi sağlığını takip eden yakın arkadaşı ekseninde sevdikleriyle ve geçmişiyle hesaplaşmak istemektedir. Her şeyden önce, Branden Fraser'ın muhteşem oyunculuğuyla gözlerdeki pası sildiği ve Akademi'den En İyi Erkek Oyuncu Oscarı aldığı The Whale; obezite pençesine düşmüş hastalarının derdini anlatmakta, aynı zamanda cinsel eğilimlerini görmezden geldiği için geride gözü yaşlı bir eş ve kız bırakan bir adamın pişmanlığı aktarmada gayet başarılı. Tek mekanda geçen film aynı zamanda mekan kullanmada ve atmosfer yaratmakta da izleyiciden geçer not alıyor. Dramatik yapısı, pişmanlık hikayesi ve tek mekan atmosferi ile The Whale; Darren Aranofsky'nin filmografisine yakışır kalitede ve güzellikte.
7.6/10


19Tufan03 [Sinefil] 30-03-2023 10:06
My Life as a Dog ve What's Eating Gilbert Grape gibi sevilen filmlerin yönetmen Lasse Hallstrom'un yönetmenlik koltuğuna oturduğu The Cider House Rules; ailesini hiç tanışmamış, yetimhanede büyüyen ve dış dünyayı keşfetme arzusuyla yanıp tutuşan Homer Wells isimli genç bir bireyin kendi kabuğundan çıkıp hayatı tanıma yolculuğunu, bazen eğlenceli yer yer de hüzünlü bir dil ile anlatan ve buram buram hayat kokan başarılı bir film. Charlize Theron'un göz kamaştırıcı güzelliği ve oyunculuğuyla gözlerdeki pası sildiği, döneminde genç sayılabilecek Tobey Maguire'ın oyunculuğunun ise eğreti durmadığı film, Michael Kane gibi bir ustanın yardımcı performansıyla da takdir topluyor ve Akademi'den En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Oscarı alarak da bunun sağlamasını yapıyor adeta. Ağır anlatısına rağmen dert edindiği konuları izleyiciye geçirmekte sorun yaşamayan, oyunculuklar açısından tatminkar ve izlemeye değer, büyük beklentilere girilmediğinde gayet keyifle izlenecek başarılı bir film The Cider House Rules.
7.2/10


19Tufan03 [Sinefil] 29-03-2023 11:51
Michael Shannon ve Jeff Nichols ikilisinin yer aldığını görünce Midnight Special'dan sonra izleme listeme aldığım Take Shelter; paranoid şizofren hastalığına sahip evli ve çocuklu bir adamın gördüğü kabuslar ve git gide karanlıklaşan bilinçaltı yüzünden çıldırmanın eşiğine gelmesinin, gerilimli aynı zamanda da üzücü sürecini anlatan başarılı bir film. Her şeyden önce, karakterin gözünden şizofreni basit ve doğru dokunuşlarla, en ufak bir absürdlüğe başvurmadan anlatılıyor. Jeff Nichols sade ve yalın bir anlatıya başvurarak, tempoyu olması gerektiği dozajdan yukarı taşımıyor. Karakterin gördüğü kabuslar, kullanılan gerilim öğeleri ve karakterin psikolojisinin değişimi gayet anlaşılır ve inandırıcı şekilde anlatılıyor. Başrollerinde oynayan Michael Shannon ve Jessica Chastain ikilisi ise oyunculuk açısından tatmin edici performanslara imza atıyor. Başarılı olduğu tartışmaya açık sonu ile biraz tatminsizlik duygusu bıraksa da, genel hatlarıyla psikolojik gerilim/dram nasıl yapılmalının güzel ve etkileyici örneklerinden biri olan Take Shelter, git gide artam temposu, karakterin değişim süreci ve dramatik altyapısı ile türün izlenilmesi gereken filmlerinden biri.
7.5/10
